“Duyusal hafıza, kısa süreli hafıza ve uzun süreli hafıza” dediğimiz üç çeşit hafıza bulunmaktadır. Duyusal hafıza, duyu organlarımızla edindiğimiz bilgileri depoladığımız hafızamızdır ve her uyaran duyusal hafısa ile zihnimize girer. İlgimizi çeken bilgiler duyusal hafızadan kısa süreli hafızamıza aktarılır ki burada da 7-8 saniye civarında tutulur. Eğer bilgi bizim için işlevsel değilse veya önemli değil ise sonra unutulur.
Kısa süreli hafızaya alınan bilgiler eğer tekrar edilir ve görsellerle veya yazı, sayı ile kodlanır ise uzun süreli hafızamızda yer eder.
İşte bu yapıyı incelediğimizde çok fazla bilgiye ve uyarana maruz kaldığımızı, hafıza neyi saklayıp neyi saklamaması gerektiğini ayıramamasından ve kısa süreli hafızamız bu kadar veri giriş çıkışını kaldıramadığından çok fazla uyaran karşısında bilinçdışı bir tercihe yönelmektedir. Biliçdışı seçim nedir? Kişinin farkında olmadığı ve davranışlarını etkileyen seçimlerdir.
Bu bilinçdışı tercih şu şekilde süregelir. Kişi hatırlamak istediği uyaranları yani kendisi ve ruhsal sağlığı için uygun olan bilgileri alır diğerlerini ise kısa süreli hafızaya almaz. Ya da kısa süreli hafıza yer etse de bilgi uzun süreli hafızaya giremez.
Ayrıca kişinin bir alanda yaşadığı travmatik anılar, taciz, tecavüz, bir kaza veya savaş vb. yaşantılardan kaynaklı unutkanlıklar görülebilir. Ruhsal durumunu zorlayan anksiyete ve depresyon da unutkanlıklara sebep olan psikolojik sorunlardır. Günlük hayatta ise en sık karşımıza çıkan ve anksiyetemizi arttıran, unutmamızı tetikleyen unsur ise yoğun strestir.
Özellikle travmatik yaşantılar ve psikolojik kökenli unutkanlıkları Bastırma(supression) dediğimiz savunma mekanizması ile açıklayabiliriz. Bastırma bilinç eşiğine ulaşan uygunsuz, istenmeyen , sıkıntı yaratan dürtü ve anıların, irade dışında otomatik olarak bilinçdışı alana gönderilmesidir.
Ürkütücü ve acı veren geçmiş yaşantılar veya dürtüler bastırılabildiği gibi zaman zaman kişinin kendisi ve çevresi tarafından olumsuz karşılanabileceği düşünülen ve bunun sonucunda da kaygı, stres yada gerilime yol açan düşünceler de bilinçaltına hapsedilebilir çünkü süperego tarafından kabul görmezler. Hapsedilen bu birikimler unutulmuş olarak bilinçaltında depo edilirler ve istenerek hatırlanamazlar.
Unutulan bu dürtü ve anılar bilincin hakimiyetini yitirdiği süreçlerde kendilerini açığa çıkartırlar. Rüyalar ile yada parapraksiler dediğimiz dil sürçmeleri, dilimin ucunda denilen kasıtsız unutmalar vb. ile ortaya çıkabilirler.
Terapiler unutkanlığınızın sebeplerini keşfetmenizde ve unutkanlık ile mücadelede oldukça önemlidir. Unutkanlığınıza sebep olan yaşantı ve bastırma savunmalarınızın sebebini keşfetmeniz , unutkanlığı da yavaş yavaş ortadan kaldıracaktır.
Vitamin eksikliği, uykusuzluk, sağlıklı beslenememe, aşırı yorgunluğa bağlı unutkanlıklar yaşanabileceği gibi yaşlılıkta yenilenemeyen beyin hücreleri sebebiyle veya Alzheimer başlangıcı unutkanlıklar da yaşanabilir.