Categories: Genel Leave a comment

Ebeveynleşmiş Çocuk

Ebeveynleştirilmiş Çocuk

Aile, bireylerin kişilik gelişimini şekillendiren ve toplumsal normların öğrenildiği temel yapı olup, çocuğun kişiliğini, değer yargılarını, sosyal becerilerini ve duygusal gelişimini en fazla etkileyen sosyal çevredir. Aile içindeki ilişkiler, çocuğun yetişkinlik dönemindeki davranışlarını ve toplumsal rollerini doğrudan etkileyebilmektedir.Maddi ve manevi değerlerin nesilden nesile bireylerin fiziksel, duygusal ve sosyal gereksinimlerinin karşılandığı yer yine burası olacaktır.

Çocuklar dünyaya geldikleri andan itibaren sevgi, ilgi ve temel ihtiyaçlarının ebeveynlerince karşılanmasına gereksinim duyarlar. Ebeveynler ise, kendi yetiştirilme tarzlarına, çevrelerinden öğrendiklerine ve eğitimleri sırasında edindikleri bilgilere dayanarak çocuklarını yetiştirirler. Ancak pek çok farklı faktör de ebeveynlerin çocuk yetiştirme tarzını etkileyebilir. Ebeveynlerin çocuk yetiştirme sürecindeki rol ve sorumlulukları, çocuğun sağlıklı bir birey olarak gelişmesinde kritik öneme sahiptir. Bu sorumluluklar, çocuğun fiziksel ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra, duygusal, zihinsel ve sosyal gelişimine katkıda bulunmayı da içerir. Minuchin, Rosman ve Baker (1978), ebeveynlerin kendi sınırları içerisinde kalarak sorumluluklarını unutmamaları ve çocuklarını bu rol ve sorumluluklardan uzak tutmaları gerektiğini vurgulamışlardır.

Ebeveynlerin, rollerinin farkında olmaları gerekir çünkü aile içindeki ilişkiler, bireyin yaşam döngüsünde önemli bir yere sahiptir. Ebeveynlerin çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı ya da kendi ihtiyaçlarını karşılamak için çocuklarından beklenti içerisine girdiği durumlar ise “ebeveynleştirme” kavramıyla açıklanır.

Ebeveynleşme ve Ebeveynleşitirilmiş Çocuklar Kavramı

“Ebeveynleşme” ilk kez Boszormenyi Nagy ve Spark tarafından tanımlanan bu kavram, ebeveynlerin ölçüsüz istekleriyle karşı karşıya kalan çocuğun çocukluğunu yaşayamaması, oyun hakkının elinden alınması ve yaşına uygun olmayan ebeveyn rollerini üstlenmesiyle, çocuğun gelişiminin zarar görmesi durumudur. Başka bir deyişle, bu durum ebeveyn ve çocuk arasındaki rol değişimini ifade eder ve bu değişim, ailenin sınırlarını bozarak olumsuz bir duruma yol açar. Ebeveynlerin rol ve sorumluluklarının netleşmesi, çocuğun gelişimi açısından önemlidir. Ailede roller netleştirildiğinde, her birey sorumluluklarını daha kolay alabilir.

Bazı araştırmalar, evliliklerinde sorun yaşayan çiftlerin çocuklarında ebeveynleştirme düzeylerinin daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Jurkovic, Morrell ve Thirkield (1999), bu durumu “yıkıcı ebeveynleştirme” olarak tanımlar. Bu tür bir ebeveynleştirme, çocuğun duygusal gelişimini olumsuz etkiler ve yetişkinlikteki ilişki biçimlerini şekillendirir. Ebeveynleştirilmiş çocuklarda depresyon, psikolojik stres, kaygı, yeme bozuklukları, düşük benlik saygısı gibi sorunların daha yaygın olduğu bilinmektedir.

Aile üyelerinin birbirleriyle vakit geçirmesi ise olumlu bir etkiye sahiptir. Ebeveynleriyle daha fazla vakit geçiren çocukların ebeveynleştirme puanlarının, daha az zaman geçirenlere göre daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Bu da ebeveynlerin çocuklarıyla vakit geçirmesinin ebeveynleştirmeyi engelleyebileceğini göstermektedir.

Ebeveynleştirme ve Ruhsal Gelişim

Ebeveynleştirme çocuğun ruhsal gelişimini de etkiler ve bu etki hem olumlu hem de olumsuz olabilir. Ebeveynleştirilmiş çocuklar, ebeveynlerinin sorumluluklarını üstlenirken yorgunluk ve bitkinlik hissedebilirler. Ayrıca aşırı fedakâr davranma eğiliminde olabilirler. Boszormenyi Nagy ve Spark, ebeveynleştirmenin her zaman olumsuz sonuçlar doğurmayabileceğini ve çocuğun gelişimine olumlu katkılar sağlayabileceğini de belirtmiştir. Bu olumlu etkilerin ortaya çıkması için çocuğun sorumluluklarını yerine getirirken ebeveynlerinden destek, taktir ve onay görmesi önemlidir.

Ebeveynleştirme bir Duygusal İstismar Türü mü?

Ebeveynleştirme, genellikle çocuğun duygusal ihtiyaçlarının ihmal edilmesine yol açar. Ebeveynler, kendi duygusal veya fiziksel ihtiyaçlarını çocuğa yüklediğinde, çocuk kendini yetersiz, değersiz ve tükenmiş hissedebilir. Bu durum, doğrudan bir istismar biçimi olmasa da, dolaylı olarak duygusal istismar olarak değerlendirilebilir; çünkü çocuğun gelişimsel ihtiyaçları göz ardı edilmekte ve ona yaşına uygun olmayan roller verilmektedir.

Ebeveynleştirilmiş Çocuklar Yetişkin Olduklarında

Ebeveynleşmiş çocuklar, yetişkinlik döneminde bu durumun duygusal ve davranışsal sonuçlarını yoğun bir şekilde deneyimleyebilirler. Çocuklukta aşırı sorumluluk üstlenmiş bireyler, yetişkinliklerinde de kendi ihtiyaçlarını ihmal ederek “bakım veren” rolünü sürdürme eğiliminde olabilirler. Bu durum, zamanla bireyde tükenmişlik hissine yol açabilir.

Bu kişiler, genellikle yüksek düzeyde empati geliştirirler ve bazı durumlara aşırı hassas tepkiler verebilirler. Erken yaşta üstlendikleri sorumluluklar, yetişkinliklerinde yaşamlarını sürekli onay arayışı ve başkalarını memnun etme çabası üzerine kurmalarına neden olabilir. Bu sürekli verme eğilimi, ilişkilerde sınır koyma güçlüğüne yol açabilir ve zamanla duygusal tükenmişliğe sebep olabilir.

Hazırlayan;

Stj. Psk. Elif Yıldız                                                                          

Kaynakça

Zencir, T. (2021). The examination of relationships among personal-familial qualifications, levels of parentification, depression and marital satisfaction of married individuals. Eğitim ve Toplum Araştırmaları Dergisi, 8(2), 258-279.

Yildirim, A. (2023). Ebeveynlerin Çocukluk Yaşantılarının Çocukları ile İlişkisine Etkisi. KTO Karatay Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 4(2), 78-97.

Emre, O. (2016). Ebeveynleṣtirmenin Çocukların Geliṣim Sürecine Etkisi. Annals of Health Sciences Research, 5(2), 29-34.

Bir cevap yazın