Son dönemde medyada çokça karşımıza çıkan çocuk kaçırılma ile ilgili haber ve bilgi bombardımanları anne-babaların çocuklarının güvenliği ile ilgili endişelerini artırmaktadır. Anne-babanın işi; çocukları için endişelenmektir. Okudukça endişeleniyor; endişelendikçe nasıl daha iyi koruruz diye hayatsavar önlemler almaya başlıyoruz.
Oysa; çocuklarımıza karşı en üstteki sorumluluğumuz; onların yetişkin birer birey olabilmelerini sağlamaktır. Bunun da yolu onların doğdukları andan itibaren minik minik adımlarla; zorluklarla yüzleşerek güçlenmeleri, gelişmeleri ve olgunlaşmalarıdır. Çünkü; insanoğlu kendi yaşantılarıyla olgunlaşıp, güçleniyor.
Üstelik; korumak adına iyi niyetle yaptığımız koruyucu davranışlar onları daha güçsüz, daha pasif, daha endişeli ve korkak yapmaktadır.
Çok korumak; çocuğun kendi güçlerini ortaya çıkarmasını ve gelişmesini engellemektedir.Koruyarak, anlatarak, öğüt vererek güçlenseydik eğer, bugün insanoğlu mükemmel bir şekilde doğuyor olurdu herhalde.
O nedenle; bizlerle işleri bitip de onlara yetişemeyeceğimiz zamanlarda ayakta kalmalarını sağlayacak şey çok endişelenmek, çok korumak, çok öğüt vermek olmayacaktır.
Mücadele ve riskli ortamlar çocuğun güçlenmesini sağlar. Evde anne-baba, okulda öğretmen koruduğunda bu çocuk nasıl güçlenecek? Oysa gerçek hayat bu değil, böyle değil!
Peki ne zaman, nasıl başlamalıyız?
Doğduğu andan itibaren örneğin; bebekler ellerini kullanarak kendini oyalamayı başardığında, 3.aydan sonra anne sütü geciktiğinde avazı çıktığı kadar ağlamamayı başarıp dünyanın sonu olmadığını anladığında, biraz daha büyüdüğünde uzağındaki küçük oyuncağa kendi kendine ulaşmayı deneyimlediğinde….. güçlenmektedir.
O nedenle; doğduğu andan itibaren kendine yetmesi, güçlenmesi için çocuğumuza alan ve fırsat yaratmalı, uygun sınırları da koyarak gelişmeleri için onları desteklemeliyiz.
İnsanoğlunun bizzat kendisinin yaşayarak, deneyimleyerek öğrendiğini unutmadan; çocuk; sokağa da çıkmalı, markete de gitmeli, herkesin gittiği parka da gitmeli, yaşına uygun rutin her türlü ev işini de yapmalı, arkadaşının evine de gitmeli, kalmalı, toplu taşımaya da önce sizinle, büyüdükçe de tek başına binmeli, okul gezisine de katılmalı, parkta düşmeli, öğretmeninden azar işitmeli, haksızlığa uğramalı, arkadaşı ile küsmeli, yanlış yaptığında sorumluluğunu taşımalı, kahvaltısını hazırlamalı, kötü (!) arkadaşlarla da okulda karşılaşmalı……
Önce arkadaşları arasında haksızlığa uğrayacak ki; bununla başedebildiğinde diğer haksızlıklarla başedebilecek kadar güçlensin. Önce okuldaki yanlış arkadaşları ile deneyim yaşayacak ki, nelerin tehlikeli olduğu ile ilgili deneyim dağarcığı oluşsun. Önce evinin önündeki sokakta yolun karşısına geçecek ki, ilerde büyük kavşaklarda hayatta kalabilmeyi öğrensin.
Yani; bize güveneceğine kendine; kendi güçlerine güvenmeleri ve kendilerini koruyabilmeleri için bazı riskler almaları gerektiğini unutmamalı.Onlar ancak bu şekilde kendini koruyabilen birer yetişkin olabilirler, zorluklara karşı mücadeleci olabilirler ve kendi geleceklerini ancak bu şekilde yaratabilirler.
Nihal Akyıldız
Psikolog
#çocukkaçırma #kaçırılma #önlemalmak #çocukkacırmaönlemleri #çocukpsikolojisi #kolektifpsikoloji #çocukgüvenliği #çocukeğitimi #ataşehirpsikolog #ataşehircocukterapisti