Siz hiç üç boyutlu bir resme baktınız mı? Baktınız da görebildiniz mi? Ne keyif vericidir o üç boyutlu resme girebilmek! Önce sadece bakarsınız baktığınızın ne olduğunu anlamadan. Sonra birden gözünüzün önünde anlam veremediğiniz bir şey olur; birden bir derinlik sizi içine çeker. Sanki aynaya bakıyor gibi olursunuz; ayna size içindeki gizli sırrı gösteriyordur. Muhteşem bir şeydir o! Gözünüzün önündedir, elinizi uzatsanız alabilecekmişsiniz gibidir. Bakmaya doyamazsınız ve o an hiç bitmesin istersiniz. Bazıları ne kadar zorlasa da göremez üç boyutlu resmi, biz onlara anlatmaya çalışırız o anlamsız resmin içindeki esrarı. Hatta nasıl bakarlarsa görebileceklerini de anlatırız onlara; odaklanacaksın, ya da şaşı bakacaksın!
Üç boyutlu resim gibidir ilişki; bizi içine alır, kuşatır. İlişkinin içindeyken doyumsuzdur her şey, adeta bir masalın içindeymişiz gibidir ve hiç bitmesin isteriz. Onun içindeyken başka biri oluruz, nasıl ki şaşı olmadığımız halde üç boyutlu resme bakarken şaşı oluyorsak, ilişkide normalde olduğumuzdan başka biri oluruz. Bazen masaldaki prens/prenses, bazen de kötü adam/cadı oluruz, bazen de ikisi arasında gider geliriz.
İlişki iki kişi arasındaki üçüncü kişidir! Sen, ben ve o; yani aramızdaki ilişki. İlişki canlı bir varlıktır, tıpkı onu var eden bizler gibi. Ve yine hastalanır ilişki, bozulur, yıpranır, yorulur. Bakıma ihtiyaç duyar ilişki. İlişki bozulduğunda biz içine giremeyiz, kendimizi yabancılaşmış, dışarıda kalmış hissederiz. O masalımsı büyü kaybolmuştur. Bu da demek ki ilişkimizin bakıma ihtiyacı var.
İşte bu noktada, nasıl ki üç boyutlu resme nasıl bakacağınızı size birisi öğrettiyse, yabancılaştığınız, dışında kaldığınızı hissettiğiniz ilişkinin içine tekrar nasıl gireceğinizi ve orada istediğiniz kadar nasıl kalacağınızı birinin size göstermesi gerekmektedir. İstersek ve gerekeni yapabilirsek yeniden iyileşebilir ilişki, kuşatabilir bizi ve masal yazılmaya başlayabilir yeniden.
Uzm. Psikolog Halil Güngör