Categories: Genel Leave a comment

Okula Uyum Süreci

Okula başlangıç süreci çocuklar için de, ebeveynler için de oldukça zorlu ve önemli bir süreçtir. Okulun
ilk günleri, çocuklar için her yeni başlangıç gibi kafa karıştırıcı olabilir. Güvenli alanından çıkarak, yeni
bir dünyaya açılan çocuk keşfetmeye meraklı ancak henüz tanımadığı yeni dünyadan dolayı kaygılıdır.

İlk defa okula başlayacak olan bir çocuk, bakımını üstlenen ve güven duyduğu kişiden ayrılarak, başka bir
kişiye, öğretmenine bağlanma geliştirmeye başladığı süreç, oryantasyon dönemi veya uyum süreci olarak
adlandırılır. Öncelikle ebeveynlerinin eşlik ettiği program, yavaş yavaş ebeveynlerin devre dışı kalması ve
çocuk öğretmen ilişkisinin pekişmesi ile devam eder. Çocuk öncelikle öğretmeni ile kaynaşır, ardından
sınıf ortamında vakit geçirmeye başlar. Çocuk hazır olduğunda diğer çocuklarla bir araya getirilerek grup
ortamına dahil olur. Okula uyum sürecinin kısa veya uzun olması çocukların mizaç özellikleri ve ailenin
tutumlarıyla da ilişkilidir.

Ebeveynlerin çocuktan ayrılma konusundaki net ve kararlı duruşları oryantasyon sürecinin daha kısa ve
sağlıklı ilerlemesine olanak sağlar. Oryantasyon sürecinde okula çocuğu hep aynı kişinin getirmesi ve
ebeveynin tutumu önemli rol oynar. Çocuklar duyguları okumada yetişkinlere kıyasla daha hassastırlar. Anne veya babanın endişeli ve tedirgin bakışları, çocukta ailem güvende olduğumu düşünmüyor düşüncesini doğurur ve bu durum halihazırda kaygısı olan çocukta korku ve endişeye sebep olur. Bu endişeyi ebeveyninden alan çocukların okula uyum süreci diğer çocuklara oranla daha uzun ve zorlu geçer. Çocuk, ayrılma sürecinde hep aynı ve kararlı kişinin bulunmasından dolayı nasıl bir yol izlemesi gerektiğinin belirsizliğini yaşamadan, yapması gerekeni bilir.

Oryantasyon sürecinde öğretmeni ile güven ilişkisi kurmaya çalışan çocuk, ebeveyninden ( veya çocuğu
okula getiren ve bakımını üstlenen kişiden) kopmaya hazır olana dek, ebeveynlerin yakın çevrede çocuğa
eşlik etmesi gerekir. Çocuk ayrılmaya hazır olduğunda ise açık ve net bir şekilde ayrılma vaktinin geldiği, okul
bittiğinde yine beraber olacakları bilgisi çocuğa verilmelidir.

Çocuğun okula gelmekte zorlandığı zamanlarda okula gelmeden önce; okul sonrası ailesi ile birlikte
yapılacak bir aktivite veya oyun üzerine plan yapılması çocuğun dikkatini beraber geçirilecek zamana
yönlendirerek okul endişesini azaltır ve okula girişini kolaylaştırır.

Çocuklarda devamlılık gösteren okul kaygısını azaltmak için ayrıca anne ve baba ile geçirilecek zaman tablosu
yapılabilir. Bir haftalık zaman dilimi için çocuk ve ailesi birlikte bir tablo hazırlayarak, okul günleri ve
çocuğun ailesiyle vakit geçirebileceği okul günlerinin akşamları ve hafta sonları işaretlenir. Böylece
zaman kavramı henüz oturmamış olan çocuk, ailesi ile geçireceği zamanı bu çizelgeden takip edebilir.
Ailesi ile geçireceği zamanı bir görsel üzerinde görmesi çocuğun hem endişesini azaltır hem de zaman kavramını anlayabileceği bir şekle dönüştürür.

Yaşanan ailevi sıkıntılar, taşınma, ebeveyn boşanmaları, bakıcı değişikliği, ebeveynlerinin çalışma
saatlerinin uzaması, ebeveynlerin iş seyahatleri gibi etkenler de çocuğun okula gelme ritüelini aksatarak
çocukta endişe duygusunu tetikler.

Güvenli ilişkiler kurabilen ve özgüveni yüksek çocuklar yetiştirmede, bireyselleşmenin ve sosyalleşmenin
ilk adımlarından biri olan anaokuluna başlangıç sürecinin önemi büyüktür. Çocuklara başlangıç sürecinde
güven duygusu beraberinde deneyimleme ve bireyselleşme konularında fırsat verilmelidir ve
başarabilecekleri konusunda desteklenmelidirler.

Yazan:

Klinik Psikolog- Psikodramatist: Ezgi Başaran

Psikolog: M. Merve Uzluk

Bir cevap yazın